Zürih'e dair "bence"lere hızlı bir bakış:
- Şehir merkezinde kalmaya bak. Her yerde tramvay olmasında rağmen akşam yürüyerek dönme keyfi başka.
- Zeughauskeller'de ye, rezervasyon yaptırmayı unutma!
- Odeon Kafe'de biraz lafla.
- Eski şehrin sokaklarını turla. Ummadığın anda vitrinlerde sanat bulabilirsin. Misal:
|
Satranç takımına yeni bir bakış
|
- Kunsthaus'u gez.
- Nehrin ikiye ayrıldığı yere yürü, orada biraz soluklan. (Hatta yeterince şanslı olursan bir fare bile görebilirsin(!) - Neden hep ben?)
- Bahnhofstrasse'de volta atmadan dönme diyeceğim de, zaten neredeyse imkansız! :)
- En büyük saatli ve Chagall vitraylı kiliseleri de gör bence gelmişken.
Eğer bir daha gidersem ben:
- Umarım Çin Bahçesi'ni gezeceğim.
- Yemeğimi 1898'den beri vejeteryan olan Hiltl'de yiyeceğim.
- Belki Sprüngli'de bir sıcak çikolata içerim.
- Akşam oturmasına 1916'da açılmış, dadaistlerin toplanma yeri olan Cabaret Voltaire'e gideceğim.
- Kunsthaus'un diğer katı yanında, Gestaltung Tasarım Müzesi'ni ziyaret edeceğim.
- Belki bir gece kalmalı değil de, tren biletlerini uygun saatlere alarak günübirlik gidip geleceğim. Tasarruf ettiğim parayla da çikolata alırım Truffe'den, nasıl fikir?
No comments:
Post a Comment